X. İstanbul Karbon Zirvesi | 14-15 Nisan 2025 İstanbul Teknik Üniversitesi Süleyman Demirel Kültür Merkezi
Bir Sayfa Seçin

– Saldırıların ilk 60 gününde 280 bin 602 tona eşdeğer karbondioksit salımı gerçekleşirken bu miktarın yaklaşık 75 kömürlü santralin bir yıllık karbon emisyonuna eşdeğer olduğu hesaplandı – İTÜ Öğretim Üyesi Prof. Dr. Filiz Karaosmanoğlu: – “Saldırılarla birlikte ulaştırmadaki sera gazı salımı arttı. Havacılıkta kullanılan ve fazla miktarda sera gazı salımına neden olan yakıtları sürdürülebilir yakıta dönüştürmeye çalıştığımız bir dönemde ortaya çok büyük bir tüketim çıktı”

İstanbul Teknik Üniversitesi (İTÜ) Öğretim Üyesi ve Sürdürülebilir Üretim ve Tüketim Derneği (SÜT-D) Başkanı Prof. Dr. Filiz Karaosmanoğlu, İsrail’in Gazze’ye düzenlediği saldırıların küresel sera gazı emisyonunu artırdığını söyledi.

İsrail’in 7 Ekim 2023’ten bu yana Gazze Şeridi’ne hava, kara ve denizden yoğun şekilde düzenlediği saldırılar sadece insani değil, çevresel boyutta da krizleri beraberinde getiriyor.

Social Science Research Network (Sosyal Bilimler Araştırma Ağı) adlı internet sitesinde yayımlanan ve İsrail saldırılarının neden olduğu karbon emisyonlarına odaklanan çalışma, saldırıların ilk 60 günündeki karbon salımının, 20 ülkenin ve bölgenin yıllık karbon emisyonundan daha fazla miktara denk geldiğini ortaya koydu.

Çalışmada, İsrail’in Gazze’ye düzenlediği saldırıların yarattığı çevresel sonuçları anlamak için ilk seviye, orta seviye ve uzun dönem olmak üzere 3 farklı zaman diliminde ortaya çıkan karbon salımı miktarları ölçüldü.

İlk seviyede egzoz emisyonları, İsrail’in Gazze’de kullandığı mühimmatlar, İsrail’in özellikle F-16, F-35, tank ve diğer araçlarla düzenlediği saldırılar ile kargo ve devriye uçuşlarının neden olduğu emisyonlar incelendi.

İsrail’in, F-16 ve F-35 uçaklarıyla düzenlediği saldırılarda 121 bin ton, çoğu ABD’den olmak üzere bölgeye sevk edilen malzemelerin taşınması için gerçekleştirilen 200 uçuşta 133 bin 650 ton, İsrail tarafından kullanılan ağır silahlar nedeniyle 13 bin 600 ton, yine İsrail’den Gazze’ye atılan 10 bin bomba sonucu 6 bin 689 ton ve İsrail’e ait tank ve diğer askeri araçlardan 5 bin 663 ton olmak üzere saldırıların ilk 60 gününde 280 bin 602 tona eşdeğer karbondioksit salımı gerçekleşti. Bu miktarın yaklaşık 75 kömürlü santralin bir yıllık karbon emisyonuna eşdeğer olduğu hesaplanıyor.

İsrail’in güvenlik gerekçesiyle gerçekleştirdiği altyapı çalışmalarının orta seviye kapsamında da ele alındığı raporda, Gazze’nin çevresine örülen 65 kilometre uzunluğundaki “Demir Duvar”ın 274 bin tona eşdeğer karbondioksit salımına neden olduğu bildirildi.

Raporda saldırıların uzun vadeli etkilerine ilişkin de öngörülerde bulunularak büyük bir yıkımla karşılaşan Gazze’nin yeniden inşası için yapılacak çalışmaların neden olacağı karbon maliyetleri hesaplandı. Saldırılarda ev, okul, cami ve hastane gibi yapıların yüzde 36 ila 45’inin hasarlı veya yıkılmış olduğu ve bölgenin yeniden inşası sırasında 30 milyon tona eşdeğer karbondioksit salımı meydana gelebileceği tahmininde bulunuldu. Bu miktarın, Yeni Zelanda’nın bir yıllık karbon emisyonuna eşdeğer olduğu vurgulandı.

– “Emisyonları yüksek 10 ülkenin savunma harcamaları da yüksek”

İsrail’in Gazze saldırılarının yarattığı çevresel tahribata ilişkin AA muhabirinin sorularını yanıtlayan Karaosmanoğlu, ülkelerin her yıl Birleşmiş Milletler İklim Değişikliği Sekreteryası’na sundukları ulusal sera gazı envanteri bildirimlerinde askeri sektörün neden olduğu sera gazı emisyonlarına dair verdikleri zorunlu bilgilendirmenin Paris Anlaşması ile birlikte zorunluluktan çıkararak gönüllülük haline geldiğini söyledi.

Askeri faaliyetlerin neden olduğu küresel sera gazı emisyonlarının savaşlarla birlikte artışa geçtiğine dikkati çeken Karaosmanoğlu, şöyle devam etti:

“Askeri sektörün çok büyük tedarik zinciri de var. Ekipmanlar, silahlar, kara, deniz, hava taşımacılığı mevcut ve bunların hepsi kaynak ve yakıt tüketimi anlamına geliyor. Bir de bunların dışında görmediğimiz denizaltılar, uydular, insansız hava araçları, roketler, füzeler var. Küresel sera gazı emisyonları yüksek 10 ülkenin savunma harcamaları da yüksek, arada böyle bir ilişki mevcut.”

Karaosmanoğlu, kömür ve petrol gibi fosil yakıtları kullanarak üretim ve tüketim yapan “kahverengi ekonomide” yer alan askeri faaliyetlerin daha sürdürülebilir bir alternatif olan yeşil ekonomiye dahil edilmesi gerektiğini ifade etti.

– “Saldırılarla birlikte ulaştırmadaki sera gazı salımı arttı”

İsrail’in Gazze’ye yönelik saldırılarıyla iklim değişikliğinin etkilerinin de arttığı değerlendirmesinde bulunan Karaosmanoğlu, küresel ısınmanın 1,5 dereceyle sınırlandırılması için çaba gösterilen şu günlerde sera gazı salımına yol açan İsrail saldırılarının patlak verdiğini anlattı.

Karaosmanoğlu, “Şu an kara, hava ve deniz taşıtları büyük tüketimlerle sera gazı emisyonu yayıyor. Saldırılarla birlikte ulaştırmadaki sera gazı salımı arttı. Havacılıkta kullanılan ve fazla miktarda sera gazı salımına neden olan yakıtları sürdürülebilir yakıta dönüştürmeye çalıştığımız bir dönemde ortaya çok büyük bir tüketim çıktı. Bu, iklim değişikliği gidişatına dur dememizi önleyip, sera gazı salımını artıran bir olay.” diye konuştu.

Gazze’deki büyük yıkımın çevre kirliliği ve biyoçeşitlilik kaybını da tetiklediğini ve bu durumun bölgede tekrar tarıma ve yaşama uygun olmayan araziler oluşturduğunu aktaran Karaosmanoğlu, benzer bir olayın Ukrayna-Rusya savaşında da görüldüğünü hatırlattı.

İsrail’in Gazze’ye yönelik saldırılarını “insan eliyle yaratılmış bir afet” olarak nitelendiren Karaosmanoğlu, sözlerini şu şekilde tamamladı:

“Gazze’de tarım yapılamıyor ve insanlar enerji, su ve barınma ihtiyacını karşılayamıyor. Umarım ki bu saldırılar kısa sürede sonuçlanır. Orada iki şeyin ruhlarının iyileştirilmesi lazım. İlk olarak insanların özellikle çocukların, ikincisi de oradaki doğamızın, havamızın, suyumuzun, toprağımızın rehabilite edilmesi gerekiyor. Müthiş bir tahribat oldu, biz bunu önce düzeltmeliyiz sonra da korumalıyız.”

Haberin Bağlantıları: